Tarihi Yerler

Ağılcık Mahallesi ve Çeşmeleri

Ağılcık Mahallesi kurucuları buranın ilk isminin Tekke Köyü olduğunu söylerler. Kesin olmamakla birlikte tam olarak kuruluşu belli değildir. Daha önce köy olan mahallenin Ağılcık Köyü yerleşkecileri Dervişoğlulları, Osmanoğulları, Osman Hüseyin, Ismail Veli Himmet, Balıkesir Kurtdere’den gelme İbişoğuları, Müsellimgiller kardeş olup köyün ilk yerleşen kişileridir. Arıcılar’da Arıcı Koca Sülalesi olarak Kızılcahamam Aluç’tan gelme İmamgil Sülalesi Meki’den gelmiştir. Mahalle de hayvancılık, tarım, kavun, karpuz, vişnecilik yapılmaktadır. Ağılcık’ta iki tarihi çeşme bulunmaktadır. Biri Eğrek mevkii, diğeri köy içerinde olup tarihçesi 1314 yılına dayanmaktadır. Çeşmeler restore edilerek yeniden hizmete açılmıştır.

Camii Kebir

Cami Kebir Çubuk’un en eski camilerden biridir.  İlk olarak Çubuk ve çevresinin fethi gerçekleştirildikten sonra Roma döneminde kilise olarak kullanılan alanda inşa edilen cami, geçirdiği doğa olaylarından sonra yıkılarak yeniden yapılmıştır. Camii Kebir bu günkü görünümüyle 1961 yılında yapılarak yeniden ibadete açılmıştır. Hükümet Caddesi üzerinde bulunan camiye halk arasında Merkez Camii de denir. Caminin avlusunda iki şadırvan ve iki cümle kapısı bulunmaktadır. Kentin merkezinde bulunan büyük camilerden birisidir.

Çubuk Şehir Müzesi – Tarihi Bekir Ağalar Konağı

Çubuk Şehir Müzesi;  Çubuk Belediyesi tarafından zamanın zengin ailelerinden birine ait olan Tarihi Bekir Ağalar Konağı’nın 2013 yılında restore edilip düzenlenmesiyle oluşturulmuştur.  2015 yılında düzenlenen  Uluslararası Çubuk Turşu ve Kültür Festivali’nde sergi salonu olarak açılmış, 2017 yılında ise Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından şehir müzesi unvanıyla tescillenmiştir. Bekir Ağalar Konağı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1933 yılında ilçeye yaptığı ziyaret esnasında konakladığı yer olarak da ayrı bir önem ve değer taşımaktadır. Müzede 1402 Ankara Savaşı’nı Panoraması ve 1900’lü yıllardaki ilçedeki yaşantıyı anlatan maketlerle, bir kısmı satın alma, bir kısmı da bağış yoluyla toplanan tarihi eşyalar sergilenmektedir.

Demirci Mahallesi ve Camii
Çubuk’un eski köylerinden biri olan Demirci Köyü, Ankara’ya 62km, Çubuk’a 28 km uzaklıktadır. 250 yıllık bir geçmişi olan Demirci Mahallesi, 1894 yılından kalma cami ile Horasan erenlerinden birine ait olduğu söylenen eski bir türbe bulunmaktadır. Türbedeki mezarın üzerinde bulunan geyik boynuzu dikkat çekmektedir. Kentten köye dönüşün yaşandığı Demirci Köyü’nde tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Fiğ, arpa ve buğday önemli tarım ürünlerindendir.

Gümüşyayla Hasandede Mahallesi Türbesi
Çubuk Ovası’na hakim bir noktada Mire Dağı eteklerinde kurulmuştur. Hasandede Türbesi yoğun ziyaretçi akınına uğramaktadır. Türbede yatan kişinin kim olduğu konusunda herhangi bir bilgi yoktur. Türbede adak adayıp, kurban kesenlerin dileklerinin yerine geldiği inancı yaygındır.

Karaman Mahallesi Camii
Karaman Mahallesi Çubuk’a 8 km. uzaklıktadır. Çubuk II Barajı’nın kıyısında yer alan mahallede tavan işlemeleri ve süslemeleri ile dikkat çeken bir tarihi cami bulunuyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu yapılan Karaman Camii’nin bir kaya üzerine kurulmuş olması dikkat çekiyor. Karaman Mahallesi’nde hayvancılık ve tarım en önemli geçim kaynağı olarak biliniyor.

Karataş Mahallesi Çeşmesi
Dağ mahallerinden biri olan Karataş, Ankara’ya 50 Km, Çubuk’a 6 Km uzaklıktadır. Adını çevredeki siyah taşlardan alan Karataş Mahallesi, 1287 ve 1413 yıllarında yapılan iki tarihi çeşme Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından korumaya alınmıştır. Kocapınar çeşmesi günümüzde de önemli bir su kaynağı olarak kullanılıyor. Mahallede bulunan bir türbenin ise kime ait olduğu bilinmemekle birlikte, vücudunda kuru sancı ve ağrı olan kişilerin bu türbeye gelerek şifa buldukları inancı yaygındır. Mahallenin mezarlığında ilginç kaya mezar taşları bulunmaktadır. Karataş’taki mağaralar da ilginç yapılarıyla dikkat çekiyor.

Kavaklı Mahallesi Çeşmesi
Ankara’ya 60 Km, Çubuk’a 18 Km uzaklıkta olan Kavaklı Mahallesinin kuruluşunun Bizans döneminde olduğu sanılmakta ve aynı dönemden kalma tarihi çeşme hala kullanılmaktadır. Köyün kurulduğu tepeye Aşağı Tuzla denilmektedir. Karasakal Dede mevkiinde bir piknik alanı vardır. Vişne, buğday ve fiğ köyün en önemli tarımsal ürünleridir. Tarihi Kavaklı Çeşmesi restore edilerek yeniden kullanıma sunulmuştur.

Kervancı Köprüsü
Bugüne kadar sadece çobanların bildiği, Aşağı Obruk ve Yiğitler Köyü arasında bulunan Kervancı Köprüsü aslında su kemeridir. Yapım tarihi bilinmeyen taş kemer günümüze kadar dimdik ayakta kalmayı başarmıştır. Rivayetlere göre kervanların geçtiği bu kemere çobanlar “Kervancı Köprüsü” adını takmış. Kemerin altından Obruk Çayı akıyor. Köprünün çevresinde bulunan zengin flora, doğa tutkunlarının keşfini bekliyor.

Kutuören Mahallesi ve Camii
Çubuk Çayı’nın içinden geçtiği Kutuören Mahallesi Çubuk’a 20 Km uzaklıktadır. Nohut, mercimek, yulaf, arpa ve buğday gibi ürünler yetiştirilmektedir. Mahallede bulunan yaklaşık 500 yıllık eski caminin özellikle mihrap ve minberi görülmeye değerdir. Cami 2022 yılında restore edilerek yeniden hizmete açılmıştır. Mahalledeki çeşitli kazılarda Bizans dönemine ait çeşitli küpler bulunmuştur. Bunlardan bir tanesi yeni yapılan caminin merdivenleri yanındadır.

Mahmutoğlan Mahallesi ve Camii
Mahmutoğlan Köyü, 1402 tarihinde yapılan Ankara Savaşı’ndan sonra kurulmuştur. Mahallenin adını Yıldırım Beyazıt’ı esir alan Timur’un beylerinden Mahmut Bey’den aldığı bilinmektedir. Mahmut Bey, Ankara Savaşı’ndan sonra köye yerleşenler tarafından bugünkü köy halkı oluşmuştur. Mahmutoğlan Mahallesinde arpa, buğday, fiğ ve korunga ekilmekte olup armut ve vişne yetiştirilmektedir. Bununla birlikte süt inekçiliği yapılmaktadır. Köyün camisinin 7 asırlık bir tarihi vardır. Mahmutoğlan camisindeki “15.yy. eseridir” yazısı, bu köyün tarihi hakkında bilgi vermektedir. 1986 yılında Vakıflar İdaresi ile Mahmutoğlulan Köyü Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği’nin işbirliği ile restore edilmiş ve ibadete açılmıştır. Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt, atının tökezlemesi sonrası atından düştüğü Mahmutoğlan Mahallesindeki kanlı tepede esir alınmıştır.

Melikşah Mahallesi ve Melikşah Hamamı
Çubuk’un Güney Batı’sındaki Melikşah Mahallesi sınırları içinde yer alan hamam; Roma döneminde yapılığı bilinen ve 1402 Ankara Savaşı sonrasında ise Timur tarafından kızı Melikşah adına tadilat yaptırılmıştır.
Kuzey Anadolu fay hattının güney kollarından Çerkeş Orta Çubuk kolunun güney ucunda kaynağı bulunan hamam şifalı olduğu gerekçesi bir açık hava hamamı şeklinde imar edilmiştir.

Okçular Mahallesi ve Camii

Okçular, adını 1402’de yapılan Ankara Savaşı’ndan alıyor. Yıldırım Beyazıt’ın okçu birliklerinin karargah olarak kullandığı mahalle, Çubuk’a 18 Km. uzaklıktadır. Mahalledeki cami çevre köylerde bulunan camilerin en eskisi olarak biliniyor. Caminin yanında birde türbe bulunmaktadır. Mahalle meşe ormanlarıyla kaplı olup, tarım ve hayvancılık en önemli gelir kaynaklarındandır.

Sele Mahallesi ve Seyyid Kalender Veli Türbesi
Sele Mahallesinin kuruluş tarihi, 1211 yılında Seyyid Siyamı ve oğlu Kalender Veli’nin Horasan’dan gelerek köye yerleşmesiyle başlar. Kalender Veli, savaşta askerlere sele ile su taşıdığı için köy Sele adını almıştır. Kalender Veli’nin bu köyde türbesi bulunmaktadır. Selçuklu Kalender Veli Türbesi, Sele Mahallesinde bir dere kenarında ve küçük bir tepe üzerindedir. Türbe her mevsim özellikle de Seyyid Kalender Veli ve Seyyid Suvam Fakı Hazretleri Anma Günlerinde yoğun bir şekilde ziyaretçi akınına uğramaktadır. Mahallenin geçim kaynağı tarımdır. Kıraç arazide arpa, buğday, yulaf, mercimek vb. tahıl sulak arazide ise, sebze ve meyve yetiştirilmektedir. Küçük çapta büyük ve küçükbaş hayvan yetiştirilmektedir.

Tahtalı Camii
Atatürk Mahallesi’nde bulunan bu cami, kerpiçten yapılmış olup Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tescillenmiştir. Çeşitli dönemlerde tadilat gören cami 1944 yıllarında ibadete açılmıştır. Minaresi tahtadan yapıldığı için Tahta Minareli Camii diye anılır. Ahşap tavan süslemeleri bozulmadan günümüze kadar gelen Tahtalı Cami Çubuk ilçe merkezinde bulunmaktadır.

Yalıngazi Ormanı
Akbayır Mahallesinde bulunan ve bölge sakinleri tarafından kutsal bir alan olarak belirtilen alanda bulunan ardıç ağaçlarından oluşmaktadır. Bölgede çok sayıda anıt ağaç olduğu tespit edilirken, yaklaşık 600 yıl öncesinden bilinen bir orman alanıdır. Ayrıca Ankara’da bulunan ve ismiyle anılan dağda kabri bulunan Hüseyin Gazi’nin kardeşi Yalın Gazi’nin bu dağda yaşadığı ve çocuğu ile birlikte burada öldüğü söyleniyor. Ormanın bulunduğu dağın ismi de Yalın Gazi’den gelmektedir. Bu nedenle bölge sakinleri burasını dualı yer olarak adlandırıyor. Buradan bir ağacı kesince o kesen kişiye zarar verdiğine inanılıyor. Genelde ormanlık alana dua etmek ve dilek tutmak için insanlar gidiyor. Özellikle de Ramazan ayında, çocuğu olmayanlar, hasta olanlar ve adak kurban kesmek isteyenler gidiyor.

Yazır Mahallesi Çeşmesi
Kuruluşu 14yy. dayandığı sanılan Çubuk’a 9 km uzaklıkta Yazır Mahallesi’nde şimdiki çeşmenin yerinde çok eski bir çeşmenin bulunduğu söylenmektedir. Ancak zamanla yıkılan çeşmenin yerine 1939’da yaptırılan ve Toygar adı verilen günümüzde de kullanılan çeşme Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenerek koruma altına alınmıştır. Toygar Çeşmesi’nden Yazır Mahallesi sakinleri yaz kış 12 ay boyunca kesintisiz su kullanabilmektedirler.